2022 yılında yayın hayatına başlayan Barış Manço Destanı 2023 sayfası facebookta paylaşımlarına devam ediyor.
Türklüğün insani mücadelesi yolunda, önemli sanatçımız Barış Manço’nun Bilinmeyenlerini bu sayfada bulacaksınız.
Tüm insanlık için yüksek faydaları bulunan ve bulunacak olan Barış MANÇO’nun şaibeli ölümü hakkında, düşünmeye
hepinizi davet ediyoruz. MancoDestani2023
Manço Destanı 2023 Sayfamızın arşivinden kaynaklarla başlıyoruz…
Not: Aşağıdaki yazı Gazeteci Yazar Hayrullah Mahmut ÖZGÜR‘den alıntıdır.
“Lale Manço’nun Halet-i Ruhiye” Sabah Gazetesi 14.08.2002
Lale Manço beni kendisine iftira atmakla itham ediyor… Basın Konseyi’ne şikayet ediyor, yetmiyor dava açıyor!
Özetle “Ben sütten çıkmış ak kaşığım, bu Hayrullah Mahmud hayatıma girene dek de gayet mutlu ve huzurlu bir yaşamım vardı. Şimdi bu da elimden gitti” demeye getiriyor…
Lale Manço bu teatral satırları tanıdık tanımadık herkese, benim yazıları da fotokopi yapıp postalamış…
Geçenlerde bir dostumu ziyaretimde masasının üzerinde Lale Manço’nun beni hedef alan mektubunu gördüm…
Üzüldüm!..
Kafa aynı kafa dedim…
Herkes aptal bir tek o akıllı…
Millet kriz altında inim inim inlerken, Lale Hanım “Zevk-u sefa” içinde yaşayabilsin diye bir de cebinden ona para gönderecek!
Niye?
Neden?!
Lale Hanım bu sorulara cevap vermiyor?!
Öncelikle Lale Hanım’ın beni Basın Konseyi’ne şikayet ettiği, yayınlamamakla itham ettiği cevap yazılarını yayınlayayım da, bu hanımefendinin nasıl bir ruh hali içinde olduğunu herkes daha iyi anlasın…
Sayın
Hayrullah Mahmud,
Sayın Hıncal Uluç haklı… “Her sevilen insanın evi müze yapılsaydı, ülke boş evlerle dolardı…” Biliyor musunuz? Benim hiç Luis Vitton çantam olmadı. 3000 dolarlık tuvalet de giymedim. Bir Rolex saat takamadım. Barış Manço da takmadı. Onların yerine cam koleksiyonumuz oldu. Bir eşi Topkapı Müzesi’nde olan sedefli 17. asır bahümüz oldu. Art Nouveau yatak odamız oldu. 7.40 BMW‘ye hiç binmedim. Manda kasa Mercedes‘imiz de olmadı. Ancak, Koç Müzesi‘nde sergilenen antika arabalarımız oldu.
Barış bütün bunları çok sevdi. Sabahın 5‘inde kalkıp antika pazarlarından topladığı camları kendi elleriyle yıkadı hep… Sevgisi taştı, bu sevdiği şeyleri yine çok sevdiği gençlerle, çocuklarla paylaşmak istedi. Bu evi müze yapmak onun dileğiydi. Bizim için de vasiyeti…
Hıncal Uluç haklı. Varisleri olarak keşke bu belalar başlamadan satsaydık bu evi, eşyaları. Kendimize şık şık kıyafetler alsaydık, eteğimiz 2 cm kısa diye puan kaybetseydik sosyete dergilerinde…
Hıncal Uluç haklı… Gençler bu eve gelip niye Barış‘ın özenle seçtiği resimlere antikalara baksınlar ki?.. Onlar koca alanlarda, müzik eşliğinde birbirine baksınlar. Burayı alan kişi, Moda‘daki son yüzyıllık tarihi binayı yıkıp, yerine 20 daireli apartman diksin. Sonra, yine şık şık giyinip “bilmemneli meyhane”de eğlenirken sosyete dergilerinde resimleri çıksın. Hıncal Uluç da kıyafetlerine puan versin.
Hıncal Uluç haksız… Barış Manço‘nun, devlete hiç borcu olmadı.
Lale Manço
İKİNCİ MEKTUP
Sayın Hayrullah Mahmud, bugün, “Manço’nun evi müze mi oluyor?” yazınızı üzüntüyle okudum. Sizi tanımam. Sizin de beni tanıdığınızı hiç zannetmiyorum. Buna rağmen, “Karanlıklara gömülmüş kadın” ifadenizin kaynağını anlamak mümkün olmadığı gibi, aşağılayıcı yargınızı, tarafsız gazeteci kisvenizle bağdaştıramadım.
Keşke bu tahilsiz yazıyı yazmadan önce, benimle bir temas kurabilseydiniz ve ben de, konu hakkında sizi aydınlatabilseydim. Kısaca dikkatimi çeken noktaları düzeltmek isterim.
1- Karanlıklara gömülmüş bir kadın olmak sıfatını hakkedeceğim hiçbir cürüm işlemedim.
2- Evin kurtarılması için kimseden para yardımı istemedim.
3- Bu evin hacze uğramasının nedeni altında, Halk Bankası‘nın hatalarının da payı vardır.
4- Alınan bu kredinin tek bir kuruşu bile, bizim bilgimiz dahilinde çekilmemiştir.
5- Ben Barış Manço‘nun eski eşi değil, dul eşiyim. Sizin varsaydığınız gibi, gezip tozan bir insan değilim.
Magazin basınında benim resimlerime pek nadir rastlarsınız. Kaldı ki, bir buçuk senedir yaşamımı, İstanbul ve medyadan oldukça uzak bir köyde geçirmekteyim. Elimden geldiğince medyatik kirlenmeden uzak durmaya çalıştığım halde, görüyorum ki Türkiye‘de bunu başarmak çok zor. Bu konu gerçekten sizi ilgilendiriyorsa, aşağıda telefon numaramı veriyorum, lütfen arayın.
Lale Manço
Sabah Gazetesi 15.08.2002
Yerli Dallas değilse, o halde ne?! Herkesin özel hayatına saygılıyım… O alanı kutsal sayarım… Fakat, Lale Manço, milletin cebindeki para ile hovardalık yapmaya devam etsin diye kampanya açılaksa… O zaman bir gazeteci olarak, şu basit soruları sormak da benim en doğal hakkım… Neden? Niye? Ki… Lale Manço, bu en basit sorulara dahi cevap vermek yerine, mugalata yapmayı tercih ediyor… Bu arada Lale Hanım kendisiyle herhangi bir tanışıklığımızın olmadığını söylüyor… Doğru… Fakat Lale Manço, kendisini yakından tanıyan, adı saklı bir okurumun bu satırlarını okuduğunda, endişesinin ortadan kalkacağına eminim… Çünkü bu satırlarda anlatılanlar, ortaya kandırılan, kullanılan bir Barış Manço fotoğrafı koyuyor… Barış Manço’nun aziz hatırası zarar görmesin diye kimse bu konuya girmek istemiyordu… Ben de öyle… Fakat, Lale Hanım ısrarlı… O halde, bize de yapacak fazla bir şey kalmıyor..
İşte Lale Hanım ile ilgili iddiaların yer aldığı içeriden birinin yazdığı mektup:
Rahmetli Barış Manço ve onun halk üzerindeki sevgisi gerek karısı ve çocukları, gerekse ağabeyince istismar edilerek, toplum, vicdanı da iğfal edilmek suretiyle kandırılmaktadır. Bir de bunu oya çevirmek isteyen politikacılar da ortaya çıkmaya başlayınca bu satırları sizinle paylaşma ihtiyacını duydum. Aşağıda size bugüne kadar kimsenin değinmediği bazı bilgiler vereceğim. Bunları araştırdığınızda doğru olduğunu göreceksiniz. Fakat daha sonra da bunları halka açıklayın ki, bu halk bir de Barış Manço murisleri tarafından soyulmasın. Bunların müze diye bağırmalarının sebebi nedir?
İŞTE GERÇEKLER İşte size olayın gerçek hikayesi:
Ağabey Savaş Manço 4’üncü evliliğini yapar. Evlendiği Ebru Alkan neden kendinden 35 yaş büyük ve 5 çocuk sahibi biriyle evlenmiştir? Ebru Alkan kimdir? Alkan, Etibank Dalyan şubesinde memurdur ve Dnz. Bnb. Tufan Aydın ile evlidir. Müdire de çok ünlü bir kişinin yeğenidir. (Halen Anadolu Bankası Çiftehavuzlar şubesi müdürü Nuran Tantan) Ebru Alkan, Lale Manço’yu daha önce çalıştığı İş Bankası Moda şubesinden tanımaktadır. Lale Manço adı geçen şubeden kredi talebinde bulunur. O günlerde Barış seyahettedir. Bu yüzden Lale de Barış’ın yerine imza atar, krediyi ve dolayısıyla paraları alır. Bu olayı yalnızca Lale, Sulhi, Nuran, Ebru ve Belçika’da bankalara 300 milyar borcu olduğu için İstanbul’a gelen Barış Manço’nun ağabeyi Savaş Manço bilir. Bu arada Savaş Manço için ayrı bir parantez açalım… 36 yıldır Belçika yaşayan Savaş, Belçika bankalarına ödeyemediği kredilerden dolayı zor durumdadır. Geliri de hacizli olduğundan çalışamaz. Bankaların hacizinden kurtulmak için kendisini sakat gösterip, Belçika devletinden aldığı 600 Euro’luk iş görmezlik ödeneğiyle hayatını idame ettirir. 1995 yılında Barış’a “Karın Lale’nin Sulhi ile ilişkisi var” dediği için şirketten kovulmuştur. 3’üncü karısı tarafından da terk edilince, kürkçü dükkanına geri döner ve bu imza hadisesini Ebru’dan öğrenir. İşte tam bu sırada Barış Manço hakkın rahmetine kavuşur. Savaş ise bu durumdan nasıl yararlanacağını düşünmeye başlar. Yengesi Lale Manço’yu Sulhi ile ilişkilerini bilmek ve sahte imza ile bankadan beraber para aldıklarını ifşa etmekle tehdit eder. Ayrıca Barış’ın ani vefatında çevresindekilere, yengesi ile Sulhi’den şüphelendiğini fısıldar…. Savaş’ın elinde, Barış’ın öldüğü anda üzerinde olan kanlı bir kilot vardır. İddiası da kalp krizinden ölen bir kişinin kilodunun kanlı olmayacağıdır… Peki bankadan alınan paralar ne oldu diye soracaksınız? Bu kredi ile Kanlıca’da Boğaza nazır inşa edilen köşkün parası ödenir. Köşk ipotek edilmediği için Lale tarafından derhal satılır. Para yurt dışına kaçırılır. Taziyeye gelen Sibel Can’la Sulhi burada birden kaynaşırlar. Barış sonrası Lale’deki para kaynağının kuruduğunu gören Sulhi derhal çark eder ve Sibel’le evlenir. ÖFKELİ YENGE Bu evliliğe müthiş sinirlenen yengeyi teselli ise Savaş’a düşer. İkili kerhen anlaşırlar. Bankaların alacak takip işinde bir hayli tecrübeli olan Savaş’ın aklına dahiyane bir fikir daha gelir… Evleri müze yapmak! Zira ikili haciz kıskacı içindedir… Barış’ın Liege’in kenar semtinde metruk bir evi vardır. Tanıtma fonundan buraya para aktarılsa ne güzel olur! Türkiye, Belçika’da ne güzel tanıtılır! Barış’ı anma günleri düzenlenmesi için hemen bir dernek kurulur. Politikacılar da boş durur mu? Devlet bankalarına verilen emirle hacizli eşyalar satın alınarak sergilenmek üzere aileye geri verilir. Savaş, Ebru’ya, Sulhi’nin kendisini öldüreceğini söyler. Beraber olurlarsa hem gerçeği ortaya çıkaracaklar ve hem de para sahibi olacaklardır. Zavallı Ebru Dnz. Bnb. kocasından boşanıp Savaş’la evlenir. Derhal bir tüp çocuk yaparlar. Zira ayda 300 Euro olarak verilen çocuk parasına dahi şiddetle ihtiyaçları vardır. Çocuğun erkek olması için adaklar adanır, dualar edilir. Ne yazık ki doğan çocuk kızdır. Amaç çocuğa amcası Barış’ın adını vermektir… Ama ne gam! Savaş 62 yaşında 6’ncı çocuğuna Barış adını verir. Barış yaşıyor diye röportajlar yapar. İnternet’te siteler açar… Müze için bazı saf vatandaşlar Liege’e para ve altın takılar bile gönderirler. İşler iyi gitmektedir. Ama yenge Moda’daki müzeyi Savaş’a kaptırmak istemez. Yeni sevgilisi ile burada beraber yaşamaktadırlar. Çocukların eğitimi ise ayrı bir skandaldır. Doğukan 20 yaşını geçmiş ama hâlâ liseyi bitirememiştir. Ama Lale medyaya çocuklarım icra dairelerinde sürünüyorlar diye ağlaşır. Savaş ise Liege’de 900 Euro gelir ile üstelik kira evinde sürünmektedir. Yengesine cephe alır. Ebru’nun da 6 bankaya 20 milyar kredi kartı borcu vardır. Adresine icralar başlar. Korkudan Türkiye’ye gelemez… Bu arada Lale, alınan kredilerden yalnız Etibank’a olan borcunu kapatır. Çünkü, Nuran Tantan kendisini sıkıştırmakta ve sahte imza meselesinin amcası tarafından duyulmasından çok korkmaktadır. İşte Moda’daki köşkün müze yapılmak istenmesinin gerçek nedeni budur. Amaç, borçları kamu bankalarına ödetip, köşkün girişi ayrı olan alt kattaki odasını müze diye yutturmak, hacizden kurtulan köşkün üst katında ise yan gelip yaşamak; kamu bankalarından çarptıkları halkın parasını, Barış Manço sevgisini kullanarak, yine bu halka ödettirmektir…
Sabah Gazetesi 16.08.2002
“Barış Manço kahrından öldü”
Barış Manço’nun acılı kardeşi İnci Manço İlbay aradı… Üzgündü… Bizde öyle… “Barış Manço kahrından öldü. Başına örülen çorabın kurbanı oldu. Hala kardeşimin yasını tutuyorum. Yayınladığınız mektupta yer alan ifadeler doğrudur.” Sonra da bir düzeltme yaptı: “Savaş ile şimdiki eşi arasında 35 değil, 31 yaş fark var. Savaş, Belçika’da kötü bir yerde oturmuyor. Evet şimdi ciddi ekonomik sıkıntıları var ama geçmişte vergi rekortmeni olmuştu” dedi. Ardından da dün yayınladığım mektupla ilgili olarak şunları söyledi: “Lale’ye, ‘Sulhi Aksüt ile aranda bir ilişki olduğu söyleniyor, ne diyorsun?’ diye sorduğumda bana ‘Yok böyle bir şey’ dedi. Ben de bu cevabını doğru kabul ettim. Başka ne yapabilirdim ki!” Bu arada İnci Manço İlbay, sahte imza ile ilgili iddiaları da doğruladı. Bankadan kredi alınırken, Lale Manço’nun kardeşinin yerine sahte imza attığını söyledi. “Belgenin bir kopyası bende de var” dedi. İnci Hanım’a Türkiye’ye malolmuş, Barış Manço’nun adının bu şekilde ortalarda dolaşmasının hepimizi üzdüğünü söyledim… Okuyuculardan gelen e-mail, telefon ve faks mesajlarından örnekler okudum. Halktan Lale Hanım’a büyük tepki olduğunu söylediğimde, “O zaman Lale’ye söyleyeyim soyadımızı bıraksın. Manço ailesi köklü bir ailedir. Soyadımızın bu şekilde hırpalanmasına gönlüm razı olmaz. O soyadı Barış hayattayken tertemizdi. Ne olduysa sevgili kardeşim rahmetli olduktan sonra oldu” dedi… Lale Manço’nun da bir cevabı olacaksa, bu sütun ona da açık! Etrafa mektup yazıp dağıtmasına gerek yok! Az bile yazmışsın!
Sulhi Aksüt aradı… “Yerli Dallas değilse, o halde ne?” başlığına atıf yaparak “Az bile yazmışsın” dedi ve şunları söyledi: “Yalnız şu hususu düzeltmeliyim, mektupta benimle ilgili iddialar gerçek dışıdır. Ben bu konuyla ilgili 7 tane dava açtım. Sizin yayınladığınız mektubu, savcılık ihbar kabul edip dava açsa da, başıma gelenleri bir de ben anlatıp mahkeme kayıtlarına geçirsem. Rahmetli Barış Manço, hayattayken ‘Bana bir şey olursa tek güvendiğim, çocuklarımı emanet edeceğim adam sensin’ derdi. Savaş’la kavgalıydılar! Lale’yle ilgili iddiaların hepsi doğru. Paraları yurtdışına kaçırdılar. Zaten Barış rahmetli olduktan iki ay sonra evi, şu an birlikte olduğu beyefendiye devretti.” Lale Manço ile aranızda ilişki olduğu söyleniyor ya buna ne diyorsunuz dediğimdeyse, “Kesinlikle böyle bir şey yok! Yalan” dedi. Aksüt, Sibel Can’la çok mutlu bir evliliği olduğunu belirtip şunları söyledi; Huzurumuzu bozmak isteyenlerden mahkemede hesap soracağım. Er ya da geç onlar adalet önünde hakettikleri cezayı görecekler!” Affet ama unutma Batı’da kiliselerde tekrarlanan değişmez ilkedir; “For give, but never for get!” Yani, “Affet ama asla unutma!” Bu değişmez kural, Türkiye için de geçerlidir! Hele Öcalan ve onun PKK’sı için bin defa geçerli.
Hayrullah MAHMUD
SABAH Gazetesi 14,15,16.08.2002
Kaynak:http://arsiv.sabah.com.tr/2002/08/14/s1808.html