Mehmet Akif ERSOY ne güzel yazmış İstiklâl Marşımızda:
“Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” diye…
Türk Milleti’nin yıldızı sonsuza kadar parlayacak inşAllah.
İç içe geçmiş üç hilâl ve üç yıldız, üç çağın kavuşması gönül gönüle, Türk Birliği’nin varlığı ve bilinci ile – âdeta gönül sahnemize yansıyor, bilmek çok önemli bu Gönül Tutulması’ndan yansıyanları…
Bilmek çok önemli. Okyay Kağan ( Oktan Keleş ) , Bozkırın Konçertosu eserinde “Tengri Dağı’nın erleriyiz biz, Oğuz’u / OZ’u söyler, O’nu biliriz.” diyordu.
Ozlaşmak bilmek ile olur, bilmek için ezber yetmez, gönüllere ve akla işlemek gerekir bilinç ötelerinde.
Gönül Mührü, bir ok gibi sonsuzluğu aşıp öz düğümlerimizden çözmüş olmalı bizleri.
Türklüğün sonsuzluğuna eren gönül erenleri olmak kolay değil.
Sanki Barış Manço’nun “Kolay değil Kayaların Oğlu olmak.” sözü de bir nevî bu konuya da işaret ediyor.
Şimdi bir de otağın gökpenceresinden bakalım bize… Yaratan’dan yansıyanlarca… Yaratılmış olarak Hayat’taki yerimize…
Bu farkındalığın sonsuzluk bilinci göklere, oğuz uzaylarına ulaşır, bir otağın gökkubbesinden bakarak, sonsuzluğu görür insan bilebildiklerince / görebildiklerince… Nasîbi kadarıyla…
Bir Pars uykusundan uyanır, bir börü koşar gökte uçan bürkütün ardından…
Biz de bu meş’aleyi taşıyalım sonsuzluğa. Yerini alsın… Bir tulpar bulsun bizi, bembeyaz…
Tarihimizden küllenip doğalım anka kuşu gibi yarınlara…
Türk’ün Sesi sonsuzluğa ulaşsın…
Mühür gönüllere vurulsun…
Güneş yükselsin yine gün doğusundan,
İki mızrak boyu…
Bozkırlara varalım, ozgularımızla…
Gönül tellerimizi titreten gönüllere, bize Tengri’yi sonsuz sözle hatırlatan gönül erlerine esen olsun…
Yazana da, okuyana da; esinleniş esintileri getirsin…
Gönüllerin Mührü yazılsın duyguların ötesinde… Uzun uzun…
Ve Gönüllerin Mührü okunsun duyguların ötesinde… Uzun uzun…
Sağlık, huzur, mutluluk bizimle olsun…
Hayırlı duâlarımızı bir Tengri kabul etsin…
Aşk ile illâ HUUUUUUUUUUU…
Mustafa Kemâl İZGİ