Türklerin Geçmişbilimdeki Yeri / Şaman Değil “Kam veya Kaman”
Rahman ve Rahim Olan, Tek Tengrimiz En Üstün’ün Adı ile… Üstünlükler üzerine başlayalım yazımıza… Karapapak Azerbaycan Türkleri’nden Murat Çobanoğlu’nun da, “Rahman Üstündür.” eserinde belirttiği gibi ve nice üstünlükler, ululuklar vardır, ancak en üstünü Rahman’dır. Hu’nun Rızası’na özünü adayan herkes bir bakıma üstündür. Ancak Allah kadar değil.
Tengri’den Yansıyanlar’a ve Tengri’ye yansıyanlara değinmiştik “UZAY OTAĞ: Aykağan’ın Öyküsü” isimli, bilgi-öykü-şiir biçemindeki kitabımda. Tengri’den Yansımak ve Tengri’ye yansımak… Zatı’na değil… Yaratılan olarak özümüzü bilmeye, Türklük Bilgisi’nin Özü’ne ulaşmaya Türklük denilmesin de ne densin? Yaratılmışlar arasında birleyicilik görevi Türk’e verilmiştir ve Türk’ün anlamına katılmıştır. Türk hem bilgi, hem bilinç, hem ilim, hem makam, hem ulus, hem de kavimdir. Esen olsun bu bilgiyle bilgilenenlere…
Bu Rahmânî derinlikler yükseldikçe, öz özünü fark ettikçe, bu bilgiyi anlayanlar arttıkça, zalimler hain planlarına bir yenisini daha eklemekteydi. Zaten var oluş boyunca, Türkler boy boy yükselip, özüne öz katarak, tüm varlığa HAKK YOLU’nun değerlerini haykırarak, zalimlerle mücadeleye hep devam etmişti.
Kavim kavim ayırmıştı yaratan, birleşsinler, birlikte yürüsünler diye, bu bilgi Türklük Bilgisi idi. Birleştirme, barıştırma bilgisi… Birleştikçe bu öze, Türklüğün Öz’üne yaklaşıyordu varlıklar, canlılar, cansızlar… Asıl ne ise O’na… Türklük Bilgisi’ne…
Türklerin Başkörmez dediği, kötülüklerin, körmezlerin başı olarak nitelediği İblis ve işbirlikçileri de hain planlarına zalimce devam etmektelerdi. Özünde Tanrılık Özü sadece Kur’an’da ve Türk’ün İnancı’nda var olan Kök Tengri Allah’a aitti. Ancak Körmezler; türlü yalanlarla, aldatmacalarla, yaratılanlara Türklük Bilinci’ni saptırarak, özünden çıkartarak, “sizler mutlak güçsünüz, Tanrı’sınız.” diye öğretmekte geri kalmıyor, sapkınlıkların normalleşmesi için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlardı. Bunu tüm zamanlarda, kimi zaman bir Krallara, kimi zaman bir Padişahlara, kimi zaman da Firavunlara yaptırıyorlardı. Kimi zaman da halkın bireylerine, okült örgütler, New Age Tarikatları vasıtası ile yaptırarak, Hakk’ın Düzeni’ne savaşlarını sürdürmektelerdi…
Tanrı’lık Allah’a özgüdür. Tanrı Allah’tır. Kişiler, bireyler değil. Ancak O’nun yanında oluş ile, etrafına ve kendine güzellikler katabilir yaratılanlar. Tanrı Makamı’nı saptırarak kullanan, İblis Enki , Anunaki tuzaklarını da oluşturarak, zararlı Gök Kavimleri ile işbirliği yaparak, bize özgü değerleri zehirlemeye yeltenmeye devam etmektelerdi. Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşme çevresinde insanları kendi seçimlerini yaptıklarını zannederek, kendilerini özgür zannederek, aslında bir köleliğin içine zorla itmeye çalışıyordu. Hatta hayvanları bile katletmekten çekinmiyorlardı, sözde Küresel Isınma’yı bahane ederek bu İblis İşbirlikçileri…
Araştırmacı Yazar Oktan Keleş, Oktan Ağabey’im de yazdığı-çizdiği resimli bilgi romanlarında, çığırdığı, çaldığı saz nağmelerinde de Zalimlerle Mücadele’de en başta çarpışan Büyüklerimizdendir. Kendisinin çalışmalarına On Altı Yıldız Ahmet Yesevi Bilgi Ağı‘ndan ulaşabilirsiniz. Çalışmalarından birinde “Angon Irkı’ndan” bahsetmişti Oktan Ağabey. Angon Irkı Tengri’nin değil, İblis İşbirlikçileri’nin Yolu’nda, insanların enerjilerini çalarak, bu enerjilerle beslenen, uzaylı, körmez bir kavimdi. Aslında UZ-AY Kavramı da rahmanidir ve onların kirli düzenleri ile ilgisi olamaz. Her ne kadar kendilerini gök soylu adletseler de, Gök temizdir, kirletemezler, UZ-AY Bizimdir, Tengri Yolu’nda olanlara aittir, kendi kötülüklerine alet edemezler, edemeyecekler. Hiçbir Rahmani / İyi Kavram’ın özünü bozamazlar asla…
Türkler Öz’de, Öz İnanışı’nda, Tek Tengri İnancı’nda oldukları müddetçe, hep iyiliği yaydılar, kötülükle mücadele ettiler. Ancak kimi zaman yanlış inanışlara da saptırıldılar. Namık Kemal ZEYBEK Bey’in de defalarca belirttiği gibi “Ötüken Gerçekleri” ‘nden kopan Türkler, aralarındaki Türklükle bağlanan birliği, Kağanlarının Türk olması gereken gerçeği ve Türk Töresi’nin farkındalıklarını yitirdiği dönemlerde, hep zorluklarla, sıkıntılarla karşılaşmaktalardı. Bugün de olduğu gibi…
Türkler Maniheizm, Şamanizm gibi Özü’ne uygun olmayan, toplumunu Türklük’ten çıkartan sözde inanışlara ve sözde din algılarına kapılmışlardır. Bunu fırsat bilen sözde düşünce kuruluşları, topluluklar, kendilerini Türklüğe bağlıymış gibi göstererek, Şaman’ım diyerek (Kendisini Tengri’den üstün göstererek) , “Türkler Anonaki’dir.” gibi gerçekle ilgisi bulunmayan safsataları yaymaktadırlar. Türklük’teki “Kamların Tek Tengri İnancı ile Tek Tengri’ye Bağlı Oluşu” Hakikati’ni de , örtmeye çalıştıkları diğer hakikatler gibi örtmeye, karalamaya çalışıyorlardı… Türkler de Gök Soyludur, ancak bazı iblis işbirlikçi oluşumcuları, Türklüğün Özü’nün Farkındalığı’nı Arttırma çalışmalarını gördükçe, değerlerimize saldırarak, bu güzel olguyu bile saptırmaya çalışıyorlardı. Anonaki sözcüğü bizzat İblis’in kendisi olan Enki ile benzerliği ile dikkat çekmekte. Türklerin asla bu Anonaki Safsataları ile ilgisi olmadığını anlasın anlamayanlar, bilsin bilmeyenler. Anonakilerle de mücadelemiz asla bitmeyecek, bu sözde algıları yayan hainlerle de mücadelemiz hep sürecek. Türk denizleri, yıldızları, kayaları alır da gelir, geriye iyi insanlardaki sevinç kalır. Türklük Bilinci ile ilerleyen bireyler, kendilerini ve birbirlerini kurtaracak gücü elbet bulurlar. Tengri Türklere yol gösterir, güç verir… Zalimler asla başaramayacaklar. Kamlığın, kamanlığın ve baksılığın, Türk’ün bütün değerlerinde olduğu gibi iyi varlıklara faydaları arttıkça artacak…
Ne Anonaki’nindir, ne Angon’undur, ne de Enki’nindir! Bütün Gök Adalar, UZ-AY’lar, Gezegenler,… Tengri’nin Askeri Olan Türk’ündür. Nedir bu UZAYLI sözü? Hepimiz aynı UZ-AY’da doğmadık mı? Barış’ın, Tek Yaratıcı Tengri’nin Yolu’nda Görevli Bilincin, İlim’in, Kavim’in, Ulus’un, adıdır Türk. Öyleyse her şey Rahmâniyet’e dönüş sonrası tam olarak Türkleşecektir. Tengri’ye uygun olan her şey Türkleşmiştir. Yaratan’ın (Tengri’nin) izniyle Türk’tür. Bütün Uzaylar, Gök Adalar, Gezegenler,… tüm Rahmânî Varlığı ile Türk’ündür ve Türk’tür. “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” işte bu kadar açıktır, nettir, anlaşılırdır.
Göbeklitepe, Karahantepe, Altın Elbiseli Adam, Türk Piramitleri… incelendiğinde, Türklüğün Geçmişbilim’in derinliklerindeki yerinin, bilimsel kanıtlara ulaşıldıkça 100.000 yılları da aşacağı ortada. Şu anda bilimsel olarak ispatlanabildiği kadarıyla 16.000 yıla kadar ulaşmakta Türk’ün Geçmişbilim’deki Yeri…
Kambaba Alpleri birledi, yol açıldı gönülleri ilimledi, Türkler uyandı… Kapı açıldı, buyur dost, denizler uzaylara karıştı, Hoş geldin… Zaman’ın Öteleri’nden bir ses duyuldu sonsuzluğa: “TÜRK”…
Atalar ölmedi, hep bizimle…
Kağanlar yaşıyor, özümüzde…
Çarpışıyorlar düşmanla yine…
Uyuyanlar uyandıkça, öze…
Mustafa Kemâl İZGİ
17.07.2022